Avrupa medyası duyurdu: Marmara Denizi öldü… Ekim ayında müsilaj bir daha patlar
Avrupa medyası, ‘Marmara öldü’ manşetleri attı ve müsilajın ekim ayında daha kuvvetli döneceğini yazdı. Uzmanlarla görüşen Alman haber ajansı DPA’nın haberi son dört günün etraf konusu. Gazeteler, “Marmara kanalizasyon üzere kullanılıyor. Ekosistem çöktü. Mercanlar suyu filtreleyemiyor, midyeler büyümüyor” diye yazıyor.
Avrupa basını üç gündür, “Marmara Denizi öldü” manşetlerini atıyor. Bu haberlerin haricinde, hayli sayıda yorum ve tahlillerle Marmara’nın vefatının niçinleri tartışılıyor. Alman Haber Ajansı DPA’nın, Türkiye’deki hidrobiyolog ve müsilajla ilgili araştırmalar yapan grupla yaptığı görüşmeler, Alman televizyon kanalları başta olmak üzere, Avusturya, İngiltere, İsviçre ve öteki ülke medyalarında geniş yer buluyor.
EKOSİSTEM BÜSBÜTÜN BOZULDU
DPA’ya konuşan Hidrobiyolog Levent Artuz, iç deniz ekosisteminin kıymetli ölçüde bozulduğunu belirterek, “30 yıllık ağır kirlilikten daha sonra Marmara artık meyyit bir deniz” açıklaması yaptı. 20 uzmanla 450 noktada inceleme yapan gruplar, musilajın ve tabanda oluşan balçıkların ekosisteme geri dönülemez biçimde ziyan verdiğini duyurdu. Bunun bölgedeki başka su ve deniz kaynaklarına da yayılmasından korkuluyor.
Haziran ayında müsilajın İstanbul’da oluşturduğu imaj.
Avrupa basını, müsilajın er ya da geç deniz tabanına yerleşeceğini, bunun en büyük niçininin direkt denize boşaltılan arıtılmamış atıklar, atık sular ve düşük düzeydeki akış suratı olduğu belirtiliyor.
GÖRÜNMEMESİ ALDATMAMALI
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden deniz biyoloğu Ekin Akoğlu, midyelerin büyümelerinin yavaşladığını, deniz tabanındaki organizmalar için hayli olumsuz sonuçlar doğduğunu, mercanların artık suyu filtreleyemediğini, sudaki oksijen eksikliğinin balıkların beslendiği zooplanktonu da azalttığını vurguladı.
DPA’ya konuşan 17 Eylül Üniversitesi Su Kaynakları İdaresi Profesörü Mustafa Sarı, müsilajın şu anda görünmüyor bulunmasına yanılmamak gerektiğini belirterek, “Katmanlar battı ve ayrışmaya başladı. Deniz çamurunun ayrışması, öteki şeylerin yanı sıra sudaki oksijeni de tüketir. Deniz çamurunun oluşumunu teşvik eder. Ekim ayında yeni bir müsilaj patlaması başlayabilir” dedi.
‘KANALİZASYON ÜZERE KULLANILIYOR’
Sonbahardaki müsilaj yayılmasının daha da büyük olacağından kaygı edildiğini belirten Avrupa yayın organları, “Kanalizasyon ve kirli atıklar daima Marmara’ya boşaltılıyor” diye vurgularken, Levent Artuz’un, “Arıtılmamış atık suların, kanalizasyonun Marmara’ya boşaltılması derhal durdurulmalı.
Alglerin büyümesi, kentlerden ve endüstriden gelen atıklar, kanalizasyon niçiniyle hızlandı. Marmara’yı kanalizasyon olarak kullanıyoruz” kelamlarına yer verdi.
FT: SANAYİ ATIKLARI PATLADI
Ergene Irmağı’nın Marmara’ya yönlendirilmesinin de fazlaca büyük sorun yarattığı vurgulanıyor. Öte yandan Financial Times da, Türkiye’deki resmi sayıların, sanayi kaynaklı atık su ölçüsünün son senelerda ikiye katlandığını ortaya koyduğunu yazdı. Marmara Denizi’ndeki su sıcaklığının, kirliliğin ısıyı tutması yüzünden bu yüzyılın başından beri iki derece artması da felaketi tetikleyen diğer bir etken.
Alıntıdır
Avrupa medyası, ‘Marmara öldü’ manşetleri attı ve müsilajın ekim ayında daha kuvvetli döneceğini yazdı. Uzmanlarla görüşen Alman haber ajansı DPA’nın haberi son dört günün etraf konusu. Gazeteler, “Marmara kanalizasyon üzere kullanılıyor. Ekosistem çöktü. Mercanlar suyu filtreleyemiyor, midyeler büyümüyor” diye yazıyor.
Avrupa basını üç gündür, “Marmara Denizi öldü” manşetlerini atıyor. Bu haberlerin haricinde, hayli sayıda yorum ve tahlillerle Marmara’nın vefatının niçinleri tartışılıyor. Alman Haber Ajansı DPA’nın, Türkiye’deki hidrobiyolog ve müsilajla ilgili araştırmalar yapan grupla yaptığı görüşmeler, Alman televizyon kanalları başta olmak üzere, Avusturya, İngiltere, İsviçre ve öteki ülke medyalarında geniş yer buluyor.
EKOSİSTEM BÜSBÜTÜN BOZULDU
DPA’ya konuşan Hidrobiyolog Levent Artuz, iç deniz ekosisteminin kıymetli ölçüde bozulduğunu belirterek, “30 yıllık ağır kirlilikten daha sonra Marmara artık meyyit bir deniz” açıklaması yaptı. 20 uzmanla 450 noktada inceleme yapan gruplar, musilajın ve tabanda oluşan balçıkların ekosisteme geri dönülemez biçimde ziyan verdiğini duyurdu. Bunun bölgedeki başka su ve deniz kaynaklarına da yayılmasından korkuluyor.
Haziran ayında müsilajın İstanbul’da oluşturduğu imaj.
Avrupa basını, müsilajın er ya da geç deniz tabanına yerleşeceğini, bunun en büyük niçininin direkt denize boşaltılan arıtılmamış atıklar, atık sular ve düşük düzeydeki akış suratı olduğu belirtiliyor.
GÖRÜNMEMESİ ALDATMAMALI
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden deniz biyoloğu Ekin Akoğlu, midyelerin büyümelerinin yavaşladığını, deniz tabanındaki organizmalar için hayli olumsuz sonuçlar doğduğunu, mercanların artık suyu filtreleyemediğini, sudaki oksijen eksikliğinin balıkların beslendiği zooplanktonu da azalttığını vurguladı.
DPA’ya konuşan 17 Eylül Üniversitesi Su Kaynakları İdaresi Profesörü Mustafa Sarı, müsilajın şu anda görünmüyor bulunmasına yanılmamak gerektiğini belirterek, “Katmanlar battı ve ayrışmaya başladı. Deniz çamurunun ayrışması, öteki şeylerin yanı sıra sudaki oksijeni de tüketir. Deniz çamurunun oluşumunu teşvik eder. Ekim ayında yeni bir müsilaj patlaması başlayabilir” dedi.
‘KANALİZASYON ÜZERE KULLANILIYOR’
Sonbahardaki müsilaj yayılmasının daha da büyük olacağından kaygı edildiğini belirten Avrupa yayın organları, “Kanalizasyon ve kirli atıklar daima Marmara’ya boşaltılıyor” diye vurgularken, Levent Artuz’un, “Arıtılmamış atık suların, kanalizasyonun Marmara’ya boşaltılması derhal durdurulmalı.
Alglerin büyümesi, kentlerden ve endüstriden gelen atıklar, kanalizasyon niçiniyle hızlandı. Marmara’yı kanalizasyon olarak kullanıyoruz” kelamlarına yer verdi.
FT: SANAYİ ATIKLARI PATLADI
Ergene Irmağı’nın Marmara’ya yönlendirilmesinin de fazlaca büyük sorun yarattığı vurgulanıyor. Öte yandan Financial Times da, Türkiye’deki resmi sayıların, sanayi kaynaklı atık su ölçüsünün son senelerda ikiye katlandığını ortaya koyduğunu yazdı. Marmara Denizi’ndeki su sıcaklığının, kirliliğin ısıyı tutması yüzünden bu yüzyılın başından beri iki derece artması da felaketi tetikleyen diğer bir etken.
Alıntıdır