Kanser riskini artıran altı gen keşfedildi

Leyla

Global Mod
Global Mod
25 Mar 2021
2,914
0
1
Nadir germ hattı varyantlarına sahip altı yeni gen, kanser riskiyle ilişkilidir. Dergide bir makale yayınlayan deCODE genetics/Amgen'den bilim insanları tarafından tespit edildiler. Doğa Genetiği çalışmalarının sonuçlarını duyurmak.

Kişiselleştirilmiş ve aktif bir önleme modeline doğru tümörler



kaydeden Tiziana Moriconi

10 Nisan 2024


Genetik verilerin analizi


liderliğindeki araştırma ekibi Erna V.Ivarsdottir130.991 kanser hastası ve 733.486 sağlıklı insan dahil olmak üzere Avrupa kökenli bireylerden üç büyük genetik veri kümesini analiz etti. Uzmanlar 22 farklı kanser türünü göz önünde bulundurarak daha yüksek onkolojik hastalık geliştirme riski ile ilişkili dört yeni gen belirlediler: prostat kanseri için pro-apoptotik BIK, kolorektal kanser için otofajiyle ilgili ATG12, tiroid kanseri için TG ve hem akciğer kanseri hem de akciğer kanseri için CMTR2. cilt melanomu.

MicroRNA her şeyi değiştirir: Hücrelerimizdeki her hedef vurulabilir



kaydeden Elvira Naselli

07 Ekim 2024


Artan kanser riski


Bu varyantların sağladığı kanser riskindeki göreceli artış, yüzde 90 ile 275 arasında değişen önemli bir orandaydı; ancak yazarlar, çalışma tasarımının yaşam boyu mutlak kanser riskinin doğru bir şekilde değerlendirilmesine izin vermediğini belirtiyor. Araştırmacılar, kanser riskinin azalmasıyla ilişkilendirilen nadir varyantlara sahip ilk genleri belirlediler. Özellikle AURKB kaybının her türlü kansere karşı koruma sağladığı ve PPP1R15A kaybının meme kanserine yakalanma riskinin yüzde 53 daha düşük olmasıyla ilişkili olduğu görüldü. Bu veriler, PPP1R15A'nın inhibisyonunun meme kanseri hastalarının tedavisi için umut verici bir terapötik seçenek olabileceğini düşündürmektedir.

Tümörler, EMA Car-T için bir inceleme başlattı: “İkincil neoplazm riski”




12 Ocak 2024


Hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesi


Bu bulgular, kanserin tahmin edilmesinde yer alan biyolojik mekanizmalar hakkında yeni bilgiler sağlar, erken tanıya yönelik yaklaşımların ve hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesine yol açarak bu genetik konfigürasyonlara sahip kanser hastalarının prognozunu iyileştirebilir.