Sinsi bir kanser tipi olan prostat kanseriyle ilgili hayati bilgiler veren Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Tekin, hastalıktan korunmak için hayat biçimi değişikliğinin kıymetli olduğunu belirtti.
Prostat, idrar kesesinin çabucak çıkışında bulunan, idrar borusunu çevreleyen bir salgı bezidir. Semen sıvısının bir kısmı prostatta bulunan salgı hücreleri tarafınca üretilir. Prostat kanseri, bu salgı hücrelerinden gelişen bir kanser çeşididir. Genel olarak dünyada erkeklerde üçüncü en sık görülen kanserdir. Teşhis ve tedavide geç kalınan hastalarda ölümcül bir kanser çeşidi olup erkeklerde kanserden ölümlerde 3. sırada yer almaktadır.
HER ERKEK BU RİSKİ TAŞIR
Prostat kanserine nelerin yol açtığını çabucak hemen tam olarak bilmiyoruz. Fakat, birtakım risk faktörlerinden kelam edebiliriz. Yaş, genetik miras ve etnik köken kıymetli risk belirleyicilerdir. Prostat kanseri görülme sıklığı yaş ile birlikte önemli artış göstermektedir. Örneğin, 40 yaş altında son derece azdır, yalnızca 10 binde 1 oranında görülür. 60’lı yaşlara gelindiğinde, her 10 erkekten birinde prostat kanseri vardır. Aile hikayesi öteki kıymetli bir risk faktörü. Baba, abi yahut kardeşte prostat kanseri var ise, risk en az 3 kat artmaktadır. Yeme içme alışkanlıkları, çok alkol tüketimi, sigara ve hormonlar da prostat kanseri riskini etkileyebilir. Bilinmesi gereken, her erkek az ya da fazlaca prostat kanseri riski taşıdığıdır. 45-50 yaşından itibaren sistemli aralıklarla PSA (Prostat Spesifik Antijen) testi ve muayene yaptırmak, erken teşhis ve tedavi talihini önemli oranda artırmaktadır.
BAŞLANGIÇTA BELİRTİ VERMİYOR
Birtakım hastalarda idrar yakınmaları birinci ihtar olabilir:
– Sık idrara çıkma
– Gece idrara çıkma
– Kesikli işeme
– İdrarda zayıflama n Mesaneyi tam boşaltamama hissi. Fakat bu belirtiler prostat kanserine mahsus olmayıp uygun huylu prostat büyümesinde de gorebiliriz. İdrar bölgesinde ağrı ve idrara kan karışması hastalığın etrafa yayılmaya başladığının işareti olabilir. Kalça kemiklerinde, sırt, bel yahut öteki bölgelerdeki ağrılar ise çoklukla uzak metastaz göstergesidir. Lakin, prostat kanserinin başlangıç evresinde hiç belirti vermeyebileceğini unutmamak gerekir.
İŞTE KORUNMA YOLLARI
Prostat kanseri riskinizi azaltmak için;
1-) Fazla kilolarınızdan kurtulun, sağlıklı beslenin.
2-) Fizikî aktivitenizi artırın.
3-) Tertipli cinsel hayatınız olsun.
4-) Çok hayvansal besinlerden kaçının.
5-) Alkol ve sigaradan uzak durun.
6-) Gereksiz hormon içeren ilaçlar almayın.
TEDAVİ YOLLARI NELERDİR?
Prostat kanserinde maksadımız “gereksiz tedaviden kaçınmak” ve “gerekli tedaviye geç kalmamak”tır. Prostat kanseri epey farklı hallerde karşımıza gelebilir. Hayat uzunluğu hiç hastalık yapmayabileceği üzere kimi vakit de epeyce süratli ilerleyebilir yahut birinci teşhis koyulduğunda ileri evrede karşımıza gelebilir. Bunları ayırt etmek en kritik kademedir. Erken yakalanan ve tedavi gereken hastalık için birfazlaca başarılı tedavi seçeneğimiz bulunmaktadır. Ameliyat, radyoterapi yahut birtakım hastalarda yalnızca tümörlü kısmı tedavi ettiğimiz ablasyon üzere halleri mevcut. Ameliyat daha sonrası idrar kaçırma ve cinsel işlevleri kaybetme korkusu haklı bir çekince sebebi. Yapılan büyük ölçekli çalışmalar gösteriyor ki, ameliyat muvaffakiyetinde en değerli husus cerrahın deneyimi. Cerrahın tecrübesi arttıkça muvaffakiyet oranı yükselir. Robotik cerrahi, yeni teknoloji ile tecrübesi birleştirme fırsatı vermektedir. Günümüzde yüksek oranda harikaya yakın sonuçlar elde ediyoruz.
Prostat, idrar kesesinin çabucak çıkışında bulunan, idrar borusunu çevreleyen bir salgı bezidir. Semen sıvısının bir kısmı prostatta bulunan salgı hücreleri tarafınca üretilir. Prostat kanseri, bu salgı hücrelerinden gelişen bir kanser çeşididir. Genel olarak dünyada erkeklerde üçüncü en sık görülen kanserdir. Teşhis ve tedavide geç kalınan hastalarda ölümcül bir kanser çeşidi olup erkeklerde kanserden ölümlerde 3. sırada yer almaktadır.
HER ERKEK BU RİSKİ TAŞIR
Prostat kanserine nelerin yol açtığını çabucak hemen tam olarak bilmiyoruz. Fakat, birtakım risk faktörlerinden kelam edebiliriz. Yaş, genetik miras ve etnik köken kıymetli risk belirleyicilerdir. Prostat kanseri görülme sıklığı yaş ile birlikte önemli artış göstermektedir. Örneğin, 40 yaş altında son derece azdır, yalnızca 10 binde 1 oranında görülür. 60’lı yaşlara gelindiğinde, her 10 erkekten birinde prostat kanseri vardır. Aile hikayesi öteki kıymetli bir risk faktörü. Baba, abi yahut kardeşte prostat kanseri var ise, risk en az 3 kat artmaktadır. Yeme içme alışkanlıkları, çok alkol tüketimi, sigara ve hormonlar da prostat kanseri riskini etkileyebilir. Bilinmesi gereken, her erkek az ya da fazlaca prostat kanseri riski taşıdığıdır. 45-50 yaşından itibaren sistemli aralıklarla PSA (Prostat Spesifik Antijen) testi ve muayene yaptırmak, erken teşhis ve tedavi talihini önemli oranda artırmaktadır.
BAŞLANGIÇTA BELİRTİ VERMİYOR
Birtakım hastalarda idrar yakınmaları birinci ihtar olabilir:
– Sık idrara çıkma
– Gece idrara çıkma
– Kesikli işeme
– İdrarda zayıflama n Mesaneyi tam boşaltamama hissi. Fakat bu belirtiler prostat kanserine mahsus olmayıp uygun huylu prostat büyümesinde de gorebiliriz. İdrar bölgesinde ağrı ve idrara kan karışması hastalığın etrafa yayılmaya başladığının işareti olabilir. Kalça kemiklerinde, sırt, bel yahut öteki bölgelerdeki ağrılar ise çoklukla uzak metastaz göstergesidir. Lakin, prostat kanserinin başlangıç evresinde hiç belirti vermeyebileceğini unutmamak gerekir.
İŞTE KORUNMA YOLLARI
Prostat kanseri riskinizi azaltmak için;
1-) Fazla kilolarınızdan kurtulun, sağlıklı beslenin.
2-) Fizikî aktivitenizi artırın.
3-) Tertipli cinsel hayatınız olsun.
4-) Çok hayvansal besinlerden kaçının.
5-) Alkol ve sigaradan uzak durun.
6-) Gereksiz hormon içeren ilaçlar almayın.
TEDAVİ YOLLARI NELERDİR?
Prostat kanserinde maksadımız “gereksiz tedaviden kaçınmak” ve “gerekli tedaviye geç kalmamak”tır. Prostat kanseri epey farklı hallerde karşımıza gelebilir. Hayat uzunluğu hiç hastalık yapmayabileceği üzere kimi vakit de epeyce süratli ilerleyebilir yahut birinci teşhis koyulduğunda ileri evrede karşımıza gelebilir. Bunları ayırt etmek en kritik kademedir. Erken yakalanan ve tedavi gereken hastalık için birfazlaca başarılı tedavi seçeneğimiz bulunmaktadır. Ameliyat, radyoterapi yahut birtakım hastalarda yalnızca tümörlü kısmı tedavi ettiğimiz ablasyon üzere halleri mevcut. Ameliyat daha sonrası idrar kaçırma ve cinsel işlevleri kaybetme korkusu haklı bir çekince sebebi. Yapılan büyük ölçekli çalışmalar gösteriyor ki, ameliyat muvaffakiyetinde en değerli husus cerrahın deneyimi. Cerrahın tecrübesi arttıkça muvaffakiyet oranı yükselir. Robotik cerrahi, yeni teknoloji ile tecrübesi birleştirme fırsatı vermektedir. Günümüzde yüksek oranda harikaya yakın sonuçlar elde ediyoruz.